ANSİKLOPEDİ

İlgili terimleri bu sayfada inceleyebilirsiniz.

Gümüş renkte sünek bir metaldir. Atom numarası 13 tür. Doğada genellikle boksit cevheri halinde bulunur ve oksidasyona karşı üstün direnci ile tanınır. Bu direncin temelinde pasivasyon özelliği yatar. Endüstrinin pek çok kolunda milyonlarca farklı ürünün yapımında kullanılmakta olup dünya ekonomisi içinde çok önemli bir yeri vardır. Alüminyumdan üretilmiş yapısal bileşenler uzay ve havacılık sanayi için vazgeçilmezdir. Hafiflik ve yüksek dayanım özellikleri gerektiren taşımacılık ve inşaat sanayinde geniş kullanım alanı bulur.
Balkon fikri ilk kez Hristiyanlıkta, imparator ve imparatoriçenin katedrallerdeki dinî ayinleri halktan uzak, onlarla bağlantısı olmayan bir yerden izleme ihtiyacından çıkmıştır.
Balkon büyüklükleri ve şekilleri kültürden kültüre, binadan binaya değişir. Balkonlar oturmak, yemek yemek, çamaşır asmak gibi işler için kullanılır. Şehirlerdeki bazı balkonlar, camlı doğramalarla kapatılarak evlere dahil edilmiştir.
Cam ya da sırça, saydam veya yarısaydam, genellikle sert, kırılgan olan ve sıvıların muhafazasına imkân veren, inorganik amorf yapıda katı bir malzeme. Antik çağlardan beri gerek inşaat malzemesi, gerekse süs eşyası olarak camdan faydalanılmaktadır. Günümüzde halen basit araç gereçlerden iletişime ve uzay teknolojilerine kadar çok yaygın bir kullanım alanı vardır.
Cam ani soğutulmuş alkali ve toprak alkali metal oksitleriyle, diğer kimi metal oksitlerin çözülmesinden oluşan akışkan bir malzeme olup ana maddesi (SiO2) silisyumdur. Cam amorf yapısını koruyarak katılaşır. Üretim sırasında hızlı soğuma nedeniyle kristal yapı yerine amorf yapı oluşur. Bu yapı cama sağlamlık ve saydamlık özelliğini kazandırır. Katılarda görülen kristallenme özelliklerini göstermediği için kimileyin sıvı olarak adlandırılır. Bu adlandırma esasen amorf yapısından dolayıdır.
Cumba, eski Türk evlerinde zemin katın üzerindeki birinci ya da müteakip katlarda dışa taşan kafesli oda bölmesi.
Geleneksel Türk evleri
Dışa taştığı için alttan desteksiz kalan cumba, çökmelere karşı binanın ön cephesine yaslanan payandalarla desteklenirdi.
Türk mimarisinin ağırlıklı olarak ahşaba dayandığı dönemlerde yoğun olarak kullanılan ve şehirlerdeki Türk mahallelerine damgasını vuran bu üslup, taş ve betonarme yapılar yaygınlaştıkça terkedilmeye başlanmıştır.
Çatı, duvar, kolon ve ayaklar üzerine oturabildiği gibi, doğrudan doğruya zemine de dayanabilir. Çatı türünün belirlenmesi, taşıyıcılık bakımından olabildiği gibi görünüş yönünden de olabilir.
Enjeksiyon veya iğne yapma, vücutta damar, doku, kanal veya boşluk içine genellikle enjektör aracılığıyla sıvı veya ilaç verme işlemidir. Sindirim sistemi yolu dışında, parenteral yolla uygulanır.
En yaygın sağlık prosedürlerinden biri olan enjeksiyonlar, gelişmekte olan ve tranzisyonel ülkelerde her yıl 16 milyar kez uygulanmaktadır. Enjeksiyonların %95’i tedavi amaçlı, %3’ü aşılama için ve geri kalanı kan nakli gibi amaçlar için uygulanmaktadır.
Fermuar, iki kumaş türü yakanın geçici olarak birleştirilmesine yarayan bağlantı türü.
1891 yılında Whitcomb Judson adlı ABD’li mucit tarafından icat edildi. 1913 yılında Gideon Sundback tarafından geliştirilerek bugünkü modern fermuar icat edildi. 1918 yılına kadar yalnızca kovboy çizmelerinde kullanıldı.Elbise, valiz, çanta, çadır, uyku tulumu gibi tekstil ürünlerinde sıkça kullanılır. Yerine düğme, çıtçıt, bağcık, cırt-cırt da kullanılabilir.
Günümüzde metal ya da plastikten oldukça ucuza imal edilebilmesine rağmen, tek bir dişin bozulmasıyla ürün fonksiyon dışı kalabilir. Çünkü bir diş kırılınca diğerleri de kullanılamaz hale gelir.
Galvaniz, 450 – 455 derecedeki erimiş çinkonun içine daldırılan demirin kaplanmasına denir. Çinko, demirle kuvvetli bağlar yaparak üçlü bir faz tabakası meydana getirir.
Özellikle paslanmaya karşı yapılan bu işlem dışarıda, açık havada her türlü hava koşulunda çalışacak metallerin ömrünün uzatılması için yapılmaktadır. Galvaniz olmuş metale kromat kaplanırsa ömrü artar. Galvaniz işleminden sonra dikkat edilmesi gerekenler, galvanizin mikron değeri, malzemeye yapışkanlığı uygunluğu, deliklerdeki çapaklar, uç kısımlardaki galvaniz birikintileri, birbirine yapışmış malzemeler, dros yapışması, kaplanmamış bölgeler ile kül yapışması ve beyaz paslara dikkat edilmelidir. Demir malzeme galvanizlenmeye uygun olarak imalat aşamasında tasarımlanmalıdır. Çinko giriş delikleri ve basınç çıkış delikleri özellikle içi boş olan malzemelerde önemlidir. Galvaniz prosesi şu şekildedir. Yağ alma, durulama, asitle dağlama, durulama, fluxlama, kurutma ve daldırma işlemlerinden oluşur. Galvanizlenebilen bazı küçük parçalar da vardır. Zincir galvanizi, ankraj galvanizi, profil galvanizi, sac galvanizi, saplama galvanizi gibi birçok malzeme galvanizlenebilir. Galvaniz topraklama kazık ve galvaniz topraklama şeritler de topraklama hatlarında kullanılmaktadır. Genel olarak galvanizlenebilen malzemelerin kimyasal kompozisyonları şu şekildedir.
Giyotin, idam mahkûmunun başını kesmek amacıyla geliştirilmiş bir çeşit idam aracı. Giyotin ilk kez 1792 yılında Jacques Nicholas Pelletier adlı bir hırsızı idam etmek için kullanılmıştır. Giyotin, Fransız Devrimi ile adını duyurmuştur. Kendisinden çok önce, Avrupa’nın uzun yıllar kullandığı giyotin benzeri araçlar bulunsa da Fransız yapımı bu makine standart bir idam biçimi olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Alet, adını mucidi Joseph-Ignace Guillotin’den alır. Bir doktor olan Guillotin aynı zamanda bir meclis üyesidir. İdam cezalarını infaz etmek için bir makine tasarlar. Amaç daha “insancıl” ve eski rejimden daha modern, daha devrimsel bir idam cezası uygulamaktır.
Kepenk, sarmal kapı, daraba vb. gibi birçok isimle anılan dikey çalışan bir kapı modelidir. Roller shutter olarak ingilizce literatürde adlandırılır. Kepenkin üst tarafında bulunan motor şaftının dönmesi ile kepenk lamellerinin bunun üzerine sarılması sonucu açılıp kapanma işlemi yapar. Garaj kapılarından dükkân kapılarına, yangın bölme ihtiyacı olan yerden fabrika kapılarına kadar birçok yerde çok farklı şekillerde kullanılır. Ev camları için panjur tipi sarmal kapılar da mevcuttur.
Konstrüksiyon, makine mühendisliği ana bilminin dallarından biri. Konstrüksiyon ağırlıklı eğitimde mekanik, hidrolik, pnömatik sistemle çalışan makinelerin ve her türlü makineye ait mekanik, hidrolik ve pnömatik parçaların ve komple makinelerin klasik ve bilgisayar destekli tasarımı konularında yetiştirilmekte; mezun olduktan sonra genellikle konstrüksiyon bürolarında çalışma imkânı bulmaktadırlar.
Mafsal ya da Eklem, hareket eden iki parçanın hareket edebilme özelliklerini kaybetmeden birbirine bağlanmasını sağlayan mekanik sistemdir. Mafsallar hareketin yönüne ve doğrultusuna göre çeşitlenebilir. En bilinenleri silindirik mafsal ve küresel mafsallardır. Silindirik mafsalda hareket iki boyuttadır. Küresel mafsalda ise hareket 3 boyuttadır ve küresel mafsalların statik ve dinamik hesaplamaları silindirik mafsala göre daha zordur. Genellikle robot teknolojilerinde karşımıza çıkar. Silindirik mafsallar ise küresel mafsallara göre daha mukavimdir ve ağır makine imâlatlarında yoğun olarak tercih edilir. Resimde görülen bir kardan kavramasıdır. Eksenleri çakışmayan veya paralel olmayan hareketli iki milin birbirine bağlanmasını sağlar, arkadan itişli arabalarda motorda üretilen hareketin arka tekerleklere iletilmesinde kullanım örneği vardır.
Otomasyon, bir işin insan ile makine arasında paylaşılmasıdır. Toplam işin paylaşım yüzdesi otomasyonun düzeyini belirler. İnsan gücünün yoğun olduğu otomasyon sitemleri yarı otomasyon, makinenin yoğun olduğu sitemler de tam otomasyon olarak adlandırılırlar. Sanayi devriminin başlangıcının aksine yakın geçmişimizde üretmek tek başına yeterli olmaktan uzaklaştı. Tüm dünyanın açık bir pazar haline geldiği rekabetçi koşullarda üretimi; hızlı, standart, güvenli, nihayet verimli kılmak, bir zorunluluk haline geldi. Endüstride bu zorunluluğun karşılığı şüphesiz ki otomasyondur.
Panjur ya da pancur ahşap, plastik ya da metal kanatlardan oluşan ve bir pencerenin dışına takılan koruma düzeneği. Aynaları, sabit ya da hareketli, dar, eğik paletlerden oluştuğu için, panjur havalandırmayı ve dışarıdan görünmeden dışarıyı görmeyi sağlar.
Basit panjurlar, pencerenin iki yanında duvara doğru açılan iki kanattan oluşur; katlanır panjurlarda, menteşelerle birleştirilmiş birçok kanat bulunur. Pencere açılarak içeriden açılıp kapanan ahşap ya da metal panjurlarda, ispanyolet, sürgü gibi kapatma düzenekleri bulunur. Panjurlar günümüzde modern mimari ve kullanım rahatlı bakımından motorlu ve uzaktan kumandalı olarak imal edilmektedirler.
Düşey bir taşıyıcıyı, binayı ya da tekneyi gerek dengede tutabilmek gerek devrilmesini, çökmesini ya da kaymasını engellemek amacıyla kullanılan ahşap ya da betondan göğüsleyici dayanak.
Perde; genellikle kumaştan üretilen ve dikey vaziyette asılan, görüntü engelleyici eşya. Pencere perdeleri genellikle iç mekanın görülmemesi ya da ışığın yoğunluğunu ayarlamak için kullanılır. Kumaş perdeler dışında, plastikten ya da ahşaptan yapılan ve bol parçalı, jaluzi adı verilen eşyalar da perdeye benzer şekilde kullanılır.
Pergola, (İtalyanca: Pergola) belirli bir hat boyunca yanlarına sütün ya da direkler dikilerek sarmaşık bitkilerle donatılmış gölgeli yürüyüş yolu ya da geçittir. Sözcüğün kökeni, Latincede saçak, su yolu anlamına gelen pergula ifadesine dayanmaktadır. Avrupa dillerine İtalyanca vasıtasıyla girmiş ve bugünkü anlamını kazanmıştır. 18. ve 19 yüzyıllarda, fazla yapay olmalarından dolayı gelişen doğal bahçecilik eğilimine dayanamamışlar ve popülerliklerini yitirmişlerdir. Günümüzde yeniden canlanmakta olan pergolalar sedir ya da sekoya gibi dayanıklı ağaçlardan yapılmaktadır.
Poliüretan karbamat bağlantıları ile birleştirilen organik üniteler zincirinden oluşan bir polimerdir. Esnek ve esnemeyen köpükler, dayanıklı elastomerler ve yüksek performanslı yapıştırıcılar, sentetik fiberler, contalar, prezervatifler, halıların alt kısmı ve sert plastik yapımında kullanılırlar. Esnek poliüretan köpükler, poliüretan süngerler olarak da bilinirler ve yataklarda, mobilyalarda konfor malzemesi olarak vazgeçilmezdirler. Esnemeyen köpükler ise daha çok ısı ve ses izolasyonunda kullanılırlar. Poliüretan ürünlere çoğu zaman üretanlar da denir. Ancak etil karbamat olarak da bilinen özel üretan maddesi ile karıştırılmamalıdır. Poliüretanlar etil karbamatdan yapılmaz ve onu içermezler.
Poliüretanlar ilk kez Alman bilimadamı Otto Bayer tarafından 1937 yılında sentezlenmiş ve diizosiyanatın, diol ile reaksiyonuyla elde edilmiştir. Eğer ortamda su da varsa diizosiyanatın bir kısmı diol ile polimerleşirken küçük bir kısmı da su ile gaz (karbondioksit) çıkışı reaksiyonu vererek gözenekli poliüretan yapıyı (köpük veya sünger yapısı) meydana getirir. Olgunlaşma süresi (24 – 72 saat) sonunda oldukça sağlam bir polimer yapı elde edilir. Daha sonraları diollerin yerini daha büyük molekül ağırlıklı, polieter veya poliester yapısındaki polioller almıştır. Bu şekilde oluşan poliüretan daha sağlam ve daha esnek bir elastomer oluşturur.
Tente, genellikle güneşten korunmak için bir yerin üzerine gerilen bez, naylon gibi malzemelerden yapılmış örtüdür.